ERDEM NOYAN- ANKARA
DEPREM KADAR ÖNEMLİ VE ACİL BİR DURUM. !
Deprem kadar büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bu öyle bir sorun ki yerle bir olan 10 kentimizin, Köy
ve Kasabaların büyük sorunu bu sorun. Şimdi tartışmalar bu konu üzerine yoğunlaşmaya başlıyor.
Ölen öldü kalan bizimdir denemez. Karşımızda dağlar kadar büyük bir enkaz kaldırma işi ve altında
yatan büyük bir hazine bulunmaktadır ve o hazine bugün toprak altında yatan insanların ve hayatta
kalan onların yakınlarının meselesidir.
Sevgili okuyucular şu ana kadar Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Gaziantep, Kilis, Malatya, Diyarbakır,
Adıyaman, Osmaniye ve Elazığ’ da hasar büyük. Bu illerimizde bugün itibariyle resmi kayıtlara göre,
24 bin 921 konut ve 120 bin 940’ da bağımsız bölüm tamamen yıkılmış durumda. Karşımızda çok ciddi
olarak duran bu kadar büyük enkazın kaldırılması, ondanda önemli olan bu enkazın paylaşılması
büyük sorun olarak duruyor.
Düşünün bir kere bu kadar büyük bir enkazın kaldırılarak bir yere taşınması, ondanda önemli olan bu
enkazdan çıkan belki milyonlarca ton inşaat demiri, bakır kablolar ve enkaz altında kalmış henüz
değeri tespit edilememiş hazine bulunmaktadır.
Kulağımıza gelmeye başladı, tamamen yıkılmış ve artık altında canlının bulunmadığı belirlenen yıkık
binaların enkazını kaldırıp boşaltma alanlarına götürülen bu enkazlar da ellerinde hazine aramada
kullanılan detektörlerle kıymetli ziynet eşyalarını aramaya çalışan insanların türediği bilgileri geliyor.
Sevgili okuyucular iş de şimdi de deprem kadar önemli bir sorunla karşı karşıyayız, şayet devletimiz
burada da gecikir ya da ihmal ederse, 30 binlere yaklaşan ölü ve enkaz altından çıkartılan canlı
insanlarımızın toprak altında kalan hazine değerindeki paraları ve ziynet eşyalarının kavgaları
başlayabilir.
Çünkü, şu an itibarıyla toprak altında kalan ve değeri henüz belirlenemeyen bu servetin miktarını
henüz kimse hesap edemiyor, bu servetin sahibi olan insanlarımızın bir bölümü ölmüş, bir bölümü ise
enkazdan yaralı olarak kurtulmuş, dolayısıyla bu kişilere ait tespitler yapılmadan bu enkazlar kaldırılır
ve döküldükleri noktalarda başı boş bırakılırsa her zaman olduğu gibi bu hazineler gene çetelerin eline
geçebilir.
Zira onlar şu anda aport ta beklemektedirler, hatta bölgeden gelen haberlere göre özellikle geceleri
ellerinde silahlı çeteler ortalıklarda görülmeye başladılar, hatta bazı noktalarda tehditlerinde geldiği
bilgileri ulaşıyor.
Sevgili okuyucular şimdi Devletimizin yumruğunu göstermesinin tam zamanıdır, yoksa iş işten çoktan
geçmiş olacaktır. Nasıl olsa bölgede ‘’ OHAL’’ durumu da ilan edildi, zaman geçirmeden, elindeki
bütün Polis gücünü, Jandarma gücünü ve hatta Silahlı Kuvvetlerimizi sahaya indirmeli ve bu enkazlar
kontrol altına alınmalıdır. Ta ki enkazlar ayıklanıp altında bir şeyin kalmadığı tespit edilene kadar. Bu
hükümetin şimdi en asli görevi olmalıdır.
Bir konu daha var, bu hepsinden daha da önemli hayati bir konu, yıkılan şehir, köy ve kasabaların
hafriyat işini kimler yapacak ve hangi yöntemle yapacak. Şimdiden kulağımıza gelmeye başladı ihale
filan yapmadan çağrı ile hafriyatı yapacak şirketleri araç parklarıyla beraber deprem bölgesine
gitmeleri istenmiş. Buna inanmak istemiyoruz. Muhalefet daha şimdiden bağırmaya başladı. İhaleler
yapılmalı ve şeffaf biçimde yapılmalı diye.
Haksızda değiller hani, düşünün bir kere 10 şehir ve bunlara bağlı ilçeler ve köylerden çıkan
milyonlarca ton enkaz ve bunların altında yatan hazine değerinde mallar. Şimdi soruyorum, bu
enkazları hangi şirketler ve hangi yöntemle kaldıracak, bu en kazların altında yatan milyonlarca ton
demir ve bakır kablolar, daha da önemlisi şu an sahiplerine ulaşma imkanı bulunmayan ve değeri
bilinmeyen para, altın ve kadın ziynet eşyaları bunlar nasıl tespit edilecek ve ayıklanacak, sahipleri
belirlenemeyen bu servet kime kalacak. Şayet birkaç yandaş müteahhit’ e yada birkaç gruba
kalacaksa o zaman affedilemeyecek bir durum ortaya çıkar. Hükümetimiz’ in bu konuya çok duyarlı
bakması lazım. Zira ortaya yıllarca affedilemeyen bir durum çıkar ki, bunun altından kimse kalkamaz.
