https://www.internethaberciler.com/files/uploads/user/88a8871c1d2ca3b035772f10bee42950-90d5903b6b35ac7b1568.png
Mehmet Çatakçı

SOSYAL DEVLETTEN SADAKA DEVLETİNE

11-02-2024 20:55


Mehmet Çatakçı
Belediye seçimleri yaklaşırken sahaya inen başkan adayları vatandaşa öyle vaatlerde
bulunuyorlar ki,
bunu hem iktidar adayları hem de muhalefet adayları açıkça halka sadaka vaatleri yapıyorlar.
Cumhur ittifakının Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Turgut Altınok Emeklilere 5000
tl sözü veriyor.
Demek istiyor ki hükümetin emeklilere vermediği hakkı ben vereceğim.
İşte sahalarda Sosyal Devletin gittiğini ve yerine bir Sadaka devletinin geldiğini görüyoruz.
Her ne kadar ‘sosyal devlet’ zaman zaman tartışılır olsa da özellikle günümüzde
toplumlar açısından önemli bir ihtiyaç haline gelmiş bulunuyor
Tarih boyunca yaşanan savaş, afet, kriz gibi büyük sarsıntıların ardından ortaya
çıkan olumsuz tablo dünyanın seyrini değiştirmiş, bunun sonucunda da toplumun
sosyal refahını maksimize etmek amacıyla devletin rol üslenmesi gerektiği fikri ön
plana çıkmıştır.
Özellikle 19. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkmaya başlayan sosyal devlet,
yoksulluklara, gelir dağılımı adaletsizliklerine ve toplumların refah seviyelerinin
azalmalarına karşı ciddi bir rol üslenmiştir.
Çünkü sosyal devlet, vatandaşlarına asgari bir gelir düzeyini garanti etmek, belli
ihtiyaçların karşılanmasında minumum standartları temin etmek, tüm vatandaşların
hayat şartlarını iyileştirmek, adil gelir dağılımını ve sosyal adaleti sağlamakla
yükümlüdür.
Sosyal devlet anlayışı 20. Yüzyılın son çeyreğine kadar modern devletlerde önemli
bir fonksiyon icra etmiştir. Ama liberal ekonomideki yeni gelişmeler ve özellikle 1970’li
yıllarda yaşanan ekonomik krizlerle birlikte devlet yapılarında oluşan
hantallaşma ‘sosyal devlet’ anlayışının pırıltısını azaltmıştır.
Ancak pandemi sonrasında kapitalist ekonomiye dönük eleştiriler ‘sosyal
devlet’ kavramını yeniden gündeme taşımış bulunuyor. Kısacası günümüzde ‘sosyal
devlet’ kavramını yok sayarak toplumlardaki memnuniyet düzeyini arttırmak mümkün
değildir
Eğer AK Parti iktidarı 2013 yılına kadar sürdürdüğü başarılı ekonomik ve sosyal politikalarını
sürdürebilseydi, adaletin terazisini bu kadar bozmasaydı, belki de Murat Kurum bugün
İstanbullulara, AK Parti’yi zaaf içinde gösteren vaatlerde bulunmak zorunda kalmayacaktı.
İstanbul Cumhur ittifakının adayı Murat Kurum”un vaatleri daha çarpıçı.
-Memlekete giden öğrencilerin yol parasını yılda 2 defa Büyükşehir olarak biz
karşılayacağız.

-Aile kart’la 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere verilen ücretsiz ulaşım hakkını
değiştiriyoruz.
-Artık hem yaşı 0-6’ya çıkarıyoruz, hem de babalara da çocuklarıyla ücretsiz seyahat
hakkı veriyoruz.
Okullarımızda beslenme desteği vereceğiz. İlköğretim öğrencilerine ulaşım tamamen
ücretsiz olacak.
-Öğrenci evlerine 25 metreküp doğalgaz desteği vererek yanlarında olacağız.
-İlk defa evlenecek genç kardeşlerimize 50 bin TL beyaz eşya yardımı yaparak
yanlarında olacağız.
-İhtiyaç sahibi emekliler için her ay İstanbul kartlarına 2 bin 500 lira destek ödemesi
yapacağız.
-Emeklilerimizin her anında hep yanlarında olacağız. 25 yaş altı İstanbullulara, İBB
Şehir Tiyatroları ve ücretli konserlerde yılda 3 defa ücretsiz bilet gibi avantajlar
sağlayan Genç İstanbul Kartı’nı devreye alacağız.
Bu vaatlere kim itiraz edebilir ki… Her biri toplumun dezavantajlı kesimlerine bir
nebze olsun nefes aldıracak ve onları iyi hissettirecek vaatler.
Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki bu vaatler, aynı zamanda vahim bir fotoğrafa da
işaret ediyor. Açıkça bu vaatlerden de anlıyoruz ki maalesef 23 yıldır ülkeyi aralıksız
yöneten AK Parti iktidarı toplumun önemli bir kesimini sadakaya muhtaç hale
getirmiş.
Kısacası Murat Kurum vaatlerini madde madde sıralarken demek istiyor ki:
-Emeklilerimiz zor durumda, belediyemizin imkanlarından onlara destek vereceğim.
-Öğrencilerimizin aile bütçeleri iflas ettiği için onlara ulaşımda indirim yapacağım,
doğal gaz desteği vereceğim. Yani “Size sadaka vereceğim…”
Eğer AK Parti iktidarı 2013 yılına kadar sürdürdüğü başarılı ekonomik ve sosyal politikalarını
sürdürebilseydi, adaletin terazisini bu kadar bozmasaydı, belki de Murat Kurum bugün
İstanbullulara, AK Parti’yi zaaf içinde gösteren vaatlerde bulunmak zorunda kalmayacaktı.
Kendi iktidarlarının yapamadıklarını şimdi belediye olarak yapacaklarını açıklıyor.
Sadaka Devletine hoş geldiniz.

Neler Söylendi?