Nihat Alparslan
AK Partinin ilk yıllarında toplumlara verilen vaadlerler çok umut vericiydi. Özal'ın kurduğu Anavatan partisi gibi bütün toplumları birleştirici özellikte olacağı düşünülen AK Parti aylar yıllar geçtikce bu söylevinden uzaklaştı.Toplumları ayrıştıran radikal bir siyasi parti kimliğine büründü.Merkez sağdan aldıkları güçlü isimleri ve desteği bir kenara iterek yoluna devam etti.Öncellikle DYP ile ANAP birleşmesinden sonre merkez sağın güçlenmemesi için genel başkanları büyük menfaat ilişkileri ile eriterek saflarına çektiler.Türkiye'yi yönetmek için ne gerekiyorsa yaptılar.Şimdi ise neredeyse çeyrek asıra yakın zamandır iktidarda tek yetkili parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın liderliğinde bu ülkeyi yönetmeye devam ediyorlar.Yaşamımızın en güzel yılların özgür ve mutlu geçmesini çok isterdim.Yaşamımızdan çalınan 23 yıl mutsuz geçti. Ana Muhalefet partisi CHP'de bu günahın en büyük ortağıdır.Yapılan yanlışlar Rahmetli Baykal'dan bu yana Özgür Özel'le devam ediyor..Şimdiden plan yapılmışa benziyor.AK Parti CHP birlikteliği ufukda görülme ihtimali çok yakındır.Manisali Özgür Özel ve velihat prensii Malatyalı Veli Ağbaba ile birlikte yönetikleri belediyeler reform hazırlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar. en geç üç yıl içerisinde ülkede muhaleftten eser kalmayacak.Türk siyetinde belirleyici tek bir lider vardır o da Recep Tayyip Erdoğan'dır.Cumhurbaşkanı Erdoğan istenmedikce değişimin yaşanmadığı ülkede yaşamaya devam edeceğiz.
AKP KURULURKEN BU KADAR BAŞARI BEKLENMİYORDU
Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 yıldır, Türkiye siyasetindeki etkinliği ve görevde en uzun süre kalan lider unvanını alması Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü bile geride bırakmıştır.
Türkiye ve dünyadaki iç ve dış dinamiklerin değişmesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaramış ve siyaset tarihine geçmiştir.
Dile kolay Türk siyasetine 30 yıldır damga vuran Recep Tayyip Erdoğan girdiği tüm seçimleri kazanmış, fakat görevini rahat bir şekilde yapamamıştır. Gül bahçesinin dikenli telleri ile karşılaşmış, ülke muhtıralar, darbeler, sel felaketleri, salgın hastalık ve depremler yaşamıştır.
ERDOĞAN KİMDİR ?
Aslen Rizeli bir anne ve babadan olan Erdoğan, 26 Şubat 1954'te İstanbul'da doğmuş. 1973'te İstanbul İmam Hatip Lisesi'ni bitirmiş. 1981'de de Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi'nden mezun olmuş. Genç yaşta futbola başlayan Erdoğan, Tomislav Kaloperoviç'in teknik direktör olduğu dönemde (1976-1978) Fenerbahçe'den teklif almış ancak babası izin vermediği için profesyonel futbolcu olamamış. (Bir röportajında kendisi söylüyor)
Erdoğan profesyonel futbolculuğu seçseydi, ileride bir takımın teknik direktörü olarak hayatına devam ederdi. Ama siyaset onu Türkiye’nin Teknik Direktörü yaptı.
Genç yaşından itibaren, siyaset ve toplusal sorunlarla ilgilenen Erdoğan, parti içinde hızla yükselmiş, gençlik kolları başkanı olmuş, 1991 Genel seçimde İstanbul'da bölgesinde Refah Partisi'nin 1. sıradaki aday olmuştu. Partisi TBMM'ye girse de, o dönem ki seçim sistemi gereği, tercihli oylarda aynı listede yer alan Mustafa Baş'a geçildiği için Meclis dışı kalmış.
Peki Recep Tayyip Erdoğan, 1991'de milletvekili seçilseydi, 1994'te partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olur muydu?
Herhalde olmazdı.
Erdoğan’ın şansı İstanbul Büyükşehir Başkanı olmasıyla döndü ve bugüne kadar devam eden siyasetteki etkinliğinin başlangıcı oldu. 1994 yılında yapılan yerel seçimlerinde solda CHP, SHP, DSP’nin, sağda ise ANAP ve DYP’nin bölünmesiyle Erdoğan yüzde 25 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. Refah Partisi'nin 1995'te yapılan genel seçimden birinci parti çıkması ve iktidarın büyük ortağı olması da Erdoğan'ı rahatlattı.
“MUHTAR BİLE OLAMAZ” DENİLDİ
Ta ki 1997 yılına kadar…
1997'de Erdoğan için çok önemli iki gelişme yaşandı.
Bunların ilki, Necmettin Erbakan'ın başbakanlığındaki (Doğru Yol Partisi'yle kurulan) Refah-Yol hükümetinin "post-modern darbe" olarak da adlandırılan 28 Şubat süreci sonrası düşmesiydi
İkincisi ise 6 Aralık 1997'de Siirt'te bir açık hava toplantısında okuduğu bir dörtlükle hapse girmesiyle sonuçlanan yargı süreci oldu. Aldığı cezayla Belediye Başkanlığı düştü. Pınarbaşı Cezaevinde yattı.
Yargıtay'ın da onayı sonrası Erdoğan siyasi yasaklı olurken, Hürriyet gazetesi 24 Eylül 1998 tarihli sayısında olayı sür manşetten şöyle veriyordu :
"Siyasi hayatı bitti… Muhtar bile seçilemez."
PARTİSİ YİNE KAPATILDI
Refah Yol Hükümeti’nin düşmesi ve 28 Şubat sürecinde Refah Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış, yerine Fazilet Partisi kurulmuştu.
Erdoğan, Fazilet Partisi yönetimine isyan bayrağını açan Yenilikçiler ekibinin önde gelen isimlerinden biri oldu.
14 Mayıs 2000'de yapılan partinin ilk kongresinde Erbakan'ın adayı Genel Başkan Recai Kutan 633 oyla göreve seçilse de, daha önce Refah-Yol hükümetinde Devlet Bakanı olan Kayseri Milletvekili Abdullah Gül 521 oy aldı. Erdoğan, Gül'ü destekleyenler arasında öne çıkan isimlerden biri olurken, bu kongre 14 Ağustos 2001'de AKP'nin kurulmasına giden yolun da başlangıcı oldu.
AKP KÜLLERDEN DOĞDU
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Bülent Arınç ve diğer partililer ile birlikte 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisi adı altında bir parti kurdu.
Erdoğan'ın liderliğindeki AKP kendisini "muhafazakâr demokrat" kimliğe ve vizyona sahip bir kitle partisi olarak tanımlamıştı. Erdoğan “Milli Görüş Gömleğini” çıkardıklarını söylemiş, böylece partisi kısa sürede tek başına iktidara gelmişti. AKP’nin iktidara gelmesinde dönemin iç ve dış konjonktürünün büyük etkisi de olmuştu.
Kasım 2000 ve Şubat 2001'deki ekonomik krizler ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin zorlamasıyla 3 Kasım 2002'de yapılan erken seçim dönemin koalisyon ortaklarını (DSP, MHP ve ANAP) eritmişti. DYP'nin de yüzde 9,5 oyla yüzde 10 baraja takıldı ve üç parti Meclis dışında kalmıştı. Meclis'e sadece AKP ve CHP girebildi. AKP yüzde 34 oyla iktidara geldi, TBMM'de ise üçte iki çoğunluğu elde etti.
Erdoğan, partisinin iktidara gelmesine rağmen siyasi yasaklı olduğu için Meclis’e giremedi, Başbakan olarak hükümeti Abdullah Gül kurdu. Yasağının kalkmasına CHP'nin de destek verdiği Erdoğan, 9 Mart 2003'teki seçimde Siirt'ten milletvekili seçildi. Gül'ün istifasının ardından 5 gün sonra da 59. Hükümeti kurarak Başbakan oldu.
HER SEÇİMDE BAŞARILI OLDU
Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP 23 yıllık iktidarı döneminde girdiği tüm seçimleri kazandı. AKP'nin iktidara geldiği 2002'den, oy oranını 2007'de yüzde 46,5'a çıkardı.
2007'de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 11'inci Cumhurbaşkanı da seçildi.
2011 yılında yapılan Milletvekili Genel seçimlerinde AKP yüzde 49,5 oyla yeniden birinci parti oldu.
Abdullah Gül’ün görev süresinin bitmesiyle, Anayasa yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi kararından sonra Recep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014'te Türkiye'nin halkoyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.
AKP 2015'te yapılan Milletvekili Genel Seçimleri AKP kaybetti. Türkiye’de bir siyasi kaos yaşandı.
TBMM'deki çoğunluğunu önce kaybetti, sonra aynı yıl içinde yapılan seçimleri yeniden kazandı; 15 Temmuz 2016'da bir darbe girişimi yaşandı ve 16 Nisan 2017'de referandumda yüzde 51 oyla cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi.
Erdoğan 2018 yılına gelindiğinde Cumhurbaşkanlığı seçimini yeniden kazandı.
Erdoğan, 24 Haziran'da kimilerine göre sadece erken, kimilerine göre ise baskın seçimden zaferle çıkarak Cumhuriyet'in kuruluşunun 100'üncü yılı olan 2023'e Cumhurbaşkanı olarak girdi.
İşte AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa özeti.
Şu bir gerçektir ki, Recep Tayyip Erdoğan, cumhuriyet tarihinin en etkili siyasi figürlerinden biri olmuştur.