18 Mart Çanakkale Zaferi’nin, bir milletin uyanıp şahlanmasının tetikleyicisi olduğunu belirttiği mesajında Bodrum Belediye Başkanı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Aras şunları ifade etti:
Bir destana benziyor senin bugünkü hâlin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilâlin.
Öğün ey Çanakkale, sen Mustafa Kemâl’in,
Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
Türk tarihi, taarruz ve savunma savaşlarındaki başarılarla dolup taşmaktadır. 18 Mart ise bu başarıların en gurur verici ve en parlak sayfasıdır.
Dünyanın en güçlü donanması olarak tanınan İngiliz donanmasının mucizevi bir şekilde püskürtüldüğü 18 Mart, ezici bir üstünlük karşısında Mehmetçiğin kazandığı en önemli zaferlerdendir. Bu sayede İstanbul muhtemel bir işgalden kurtarılmış, bir milletin haritadan silinmesi engellenmiştir. Aynı zamanda Çanakkale Boğazı’nın denizden geçilemeyeceği de tüm dünyaya ispatlanmıştır.
1. Dünya Savaşı’nın parlayan yıldızı 18 Mart Çanakkale Zaferi, Türkün ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gücünü büyük devletlere göstermiştir. Atalarımızın büyük bir mücadele ile kazandığı bu şanlı zafer, Türk tarihinde bir askeri ve siyasi başarı olmaktan ziyade inanç, azim ve yiğitlikle örülmüş bir destanın yaratılışı olarak kayıtlara geçmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, “Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.” diyerek destansı mücadeleyi özetlemiştir.
Cesaret ve gücün temsili: Çanakkale Zaferi
Ecdadımızın, çağın en gelişmiş devletleri karşısında verdiği bu var oluş kavgası, bir milletin uyanıp şahlanmasının da tetikleyicisi olmuştur. Millî Mücadeleye öncülük eden bugünü, bir maneviyat hazinesi, cesaret ve gücün temsili; fedakârlık, iman ve inancın neticesi olarak görmek yerinde olacaktır. Bu nedenle bugünü, her zaman gurur ve sevinçle kutlayacak, bu destanın kahramanlarını her yıl minnetle anacağız.
Çanakkale Zaferinin 109. yıl dönümünde, başta Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanımızın düşman eline geçmemesi uğruna canları pahasına savaşan vatan evlatlarını saygı, hürmet ve minnetle anıyor, tüm destan kahramanlarının aziz hatıraları önünde eğilmeyi şeref addediyorum.
Bilinmelidir ki;
Büyük Deha Mustafa Kemal Atatürk’ten ve bizlerin var oluşuna imkân tanıyan cesur kahramanlardan her zaman övgüyle söz edecek, onları sonsuza dek gönüllerimizde yaşatacağız.
Misak-ı Millî sınırları içinde, gururla yaşadığımız bu topraklarda dipdiri, bağımsız, egemen, çağdaş bir Türkiye Devletini sonsuza dek yaşatmak için kararlılıkla çalışacağız.
Saygılarımla’