SİYASET
Giriş Tarihi : 23-11-2023 09:31

Yerlika Soylu'nun Bıraktığı çöpleri temizliyor

 Yerlika  Soylu'nun  Bıraktığı çöpleri temizliyor

Gün geçmiyor ki televizyonlarda ve  gazelerde akıl almaz haberler ile muhatap oluyoruz. İçişleri bakanı Ali yerlikaya'nın göreve başlamasıyla  binlerce aranan şahısların yakalanması bir raslantı değil.Yerlika'ya twitter hesabından her gün veya gün aşarı paylaştığı twitler bizleri rahatlatıyor.

(İstanbul ve Bursa’da “Sokak Satıcısı” olarak tabir edilen uyuşturucu ve uyarıcı madde satıcılarına yönelik yapılan "NARKOGÜÇ-37 Operasyonunda" 1️⃣5️⃣6️⃣ şüpheli şahıs yakalandı❗

Aziz Milletimiz bilmesini isterim ki; Ülkemizi zehir tacirlerinden ve sokak satıcılarından temizlemeye kararlıyız❗️) bakan Yerlikaya geçmiş dönem soylu'nun buraktığı çöpleri temizlemeye çalışıyor 

Yapılan uygulamalarda zehir tacirleri,mafya babaları,yurt dışından gelen uyuşturucular,kara para aklayan fonemenler  ne  bereketli ülke olmuşuz halen gri listede boy gösteriyoruz.Gri listeye alınan ülkeler; dış yatırım çekme sürecinde uluslararası otoriteler, kredi kuruluşları ve yatırımcılar nezdinde itibar kaybına uğramaktadır.Ülkemizde yaşayan insanlarımızın çoğu ruh hastası olmuş ilaç kullanıyor.

Toplum zaten bunalımda. Daha geçen gün 70 yaşındaki bir ev sahibi, 28 yaşındaki kiracısını kira artışı tartışmasında öldürdü. Kirasını ödeyemediği için yaşlı bir kadın, engelli kızıyla sokağa atıldı.

Alacak, verecek, mal, miras, arazi kavgalarında kardeş, kardeşi öldürüyor. 

Devletin çekirdeği olan aile kurumu çatladı. Boşanmalar ve ardı ardına yaşanan vahim olaylar malum. Sadece geçen hafta yeni doğmuş üç çocuk çöpe atıldı. Ne oldu bu millete? Bu millet bu hale nasıl geldi?

Son 10 ayda 350 kadın öldürülmüş. Son 15 yılda kadın cinayetleri yüzde 428 artmış. 80 öncesinden çok daha fazla cinayet işlenen bir ülke olduk.

Diğer taraftan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 10 Ayda: 370 operasyonda 1 uluslararası, 13 ulusal, 33 bölgesel, 253 yerel organize suç örgütü çökertildi. 1800 kişi tutuklandı, açıklamasını yapıyor. Yabancı mafya babalarını yakalamakla övünüyor.

DW Türkçe'nin Jandarma Genel Komutanlığı'nın faaliyet raporlarında "yasadışı ekim" ve "uyuşturucu kaçakçılığı" başlığı altında işlenen suçların sayısına yer veriliyor. 2019'dan 2022'ye kadar olan sürede, uyuşturucu kaynaklı toplam olay sayısının 85 bin 291 olduğu görülüyor. Bu suç kapsamında yakalanan şüpheli sayısı ise 111 bin 135 olarak ifade ediliyor.

Acı ama suç toplumu olmuşuz. Ülke mafya ülkesi haline gelmiş, ülke uyuşturucu üssü olmuş.

Ama 21 yıllık iktidara göre sorun yok. 'Yeni Türkiye' vizyonu ile hedefe emin adımlarla yürüyorlarmış. Sahi hedef ne?

Bakın! Bu ülkede 2002'den önce de yolsuzluklar vardı. Vardı amma bu kadar rütbeli siyasetçi yolsuzlukla anılmadı. Hırsızlıkla suçlanmadı. 

Önümüzde yerel seçimler var. İBB Teftiş Kurulu tarafından İstanbul'un, AKP tarafından yönetildiği döneme dair başlatılan yolsuzluk soruşturması kapsamında hazırlanan ve 30 milyar TL'lik kamu zararını ortaya koyan 36 dosyaya 2020 yılının aralık ayında İçişleri Bakanlığı tarafından el konulmuştu. Dosyalar, 12 Ocak 2021 günü İçişleri Bakanlığı müfettişlerine devredildi.

Şimdi de İçişleri Bakanlığı'nın el koyduğu 36 dosyadan beşinin üzerinin kapatıldığı ortaya çıktı. Önceki İçişleri Bakanı AKP'li Süleyman Soylu'nun imzasıyla yolsuzluk dosyalarına dair "İşleme konulmama" kararı verildi. İBB, Soylu'nun imzası bulunan Bakanlık kararına karşı Danıştay'a itiraz etti. İçişleri Bakanlığı, 31 yolsuzluk dosyası için de aradan üç yıl geçmesine rağmen sessizliğini koruyor.

Bu ülkede 2002'den önce de yargıda yandaşlık, iktidara, iktidar yakınlarına karşı bir tolerans iddiaları vardı. 

Ama hiçbir dönem bu kadar kesin, net deliller karşısında yargı etkisiz elaman rolüne girmediği gibi açıkça taraf olduğunu da belli etmemişti. Hele yüksek yargı organlarının hasım olması akla ziyan bir şey olsa gerek.

Bu ülkede 2002'den öncede yandaş medya vardı. Ama hiçbir dönem bugünkü gibi iktidardan açıkça beslenmemiş, siyaha beyaz, yeşile kırmızı dememişti. 

2002'den öncede bu ülkede zenginler iktidara yakın olmuşlardı. Amma bugünkü kadar da beslememişlerdi. Hiçbir iktidar, kendi zengin listelerini oluşturmamıştı.

2002'den önce siyasette, sosyal hayatta, medyada vs. bir ahlak ölçüsü, utanç kavramı ve kişiliğe saygı vardı. Artık ölçü kalmadı. Liderler, vekiller, başkanlar kişi veya kurumları açıkça tehdit ediyor. 

Baştan aşağı kirlendik. Kir, deyince hep Devlet Bahçeli'nin temizleme formülü aklıma gelir. 

Ocak 2014 yılında şöyle diyordu Bahçeli;

(İstanbul) "Fatih'te bir levha gördük. Türkiye haritasının üzerinde 'yıka bunu' diyor. Temiz bir Türkiye isteniyor. Esnaflar da duysun! Ne kadar Omo varsa, Tursil varsa, ne kadar Persil varsa alayını alacağım. Haliç'e dökeceğim. AK Parti'yi 3 defa değil 40 defa yıkayacağım…

Bu ülke AKP'den kurtulmalıdır. Yoksulluğa, rüşvete dur diyecek biri gelmelidir."

Tursil değil format şart

Tursi ile temizleyeceğim, diyenlerin hali ortada. Temizliği bıraktılar anayasa peşinde koşuyorlar.

Türkiye'nin delikanlısı, devrin adamı, yarının lideri Hüseyin Baş ne diyordu?

"Hep söyledik, yine söyleyelim: Şu an yaşanan kriz bir Anayasa krizi değil, Ana kasa krizidir. Bir değiştirebilsek her şey düzelecek aslında…

Artık bir şeyleri değiştirmenin vakti geldi. Şimdi hepinizin elinde birer akıllı telefon var. Telefonlarınızda aplikasyonlar yani uygulamalar var. Bu uygulamalar en geç ayda bir size güncelleme uyarısı verir. 

20 seneden beri size güncelleme uyarısı yapılıyor, hepsinde de daha sonra anımsata basıyorsunuz. Diyorsunuz ki illa telefonun şarjı bitsin. Değişmenin vakti geldi."

Önce ülkeye bi format atacağız, sonra gençlerle büyük bir ideali inşa edeceğiz. Burada menfaat yok, burada yarının vereceğimiz hesap var, burada şu bayrağın altında gelecek kurabilmek var, burada çoluğumuzu çocuğumuzu neslimizi güzel bir dünyaya bırakmak için canını feda etmeye hazır insanlar var."

Erdem NoyanErdem Noyan